KATEGORİLER

10 Temmuz 2016 Pazar

KUR'AN OKUMA ANLAYIŞIMIZ

   Geleneksel anlayışın Kur’an okuma anlayışı, Kur’an’ın hiç istemediği bir okuyuş şekli olmakla beraber insanlara geçmişten beri kasıtlı olarak dayatılan bu zulüm bizim gözümüzde insan haklarına yapılan en büyük gasplardandır.
   Kur’an’ı okutmamak için koyulan engellerden bahsedecek olursak; Geleneksel anlayış Kur’an okumaya abdest şartı getirerek insanların ondan yeterince faydalanmasını engellemiştir. Bunu saygı diyerek kılıflandırmak ise tam bir utanmazlıktır. Gösterilebilecek en büyük saygı onu başucu kitabı edinerek her an ve her şartta anlayarak, üzerinde düşünerek okumaktır.
    Kur’an kendisinin okunmasıyla ilgili isteğini belirtirken tedebbür diyor yani üzerinde düşünerek, anlayarak okumak. Bugün geleneksel zihniyet bunu telaffuza çevirerek telaffuz etmeyi Kur’an okumak şeklinde sunmaktadır ve tersini savunanları fitne çıkaran kişiler olarak tanımlamaktadır. Çünkü Kur’an’ı tedebbür ederek okumayınca söylenenlere itiraz edebilecek kitle olmayacağından çıkarları devam edecek ve kitleler Allah ile aldatılmaya devam edecek. Yani Kur’an okuyan kişinin öğrendikleri üzerinde düşününce aydınlanması gerekirken bugün Kur’an okumak büyük bir saptırmayla sevap kazanma, mezarlığa ölülere hapsetme, musiki kitabı aracına dönüştürülmüştür. Dolayısıyla Kur’an okumanın öncesinde sonrasında zihinlerde değişen hiçbir durum olmamakta. Bunun neticesinde de diriler için gönderildiğini söyleyen kitabı ölülerin arkasından okumayı dini vecibe olarak görebiliyor maalesef insanlar veya Allah ile aldatıldığının farkına varamıyor dahası buna yönelik engelleri alamıyor. Halbuki bunların hepsi Kur’an’ da anlatılmış reçete, rehber Kur’an olursa tabi.
   Diğer bir gelenekse yine saygı bahanesiyle Kur’an’ı en yüksek yerlere koyarak, duvarda gösteriş olsun diye kılıflarda saklamaktır. Yani gökten inen Kur’an’ı tekrar geldiği yere göndermekten farksızdır bu uygulamada. Hâlbuki Kur’an ulaşılması kolay olacak her yerde bulunmalıdır bu yemek masası, raflar, başucu vs. gibi yerler olabilir.
   Bir diğer gelenekse Kur’an okurken örtünmedir. Örtünme insanlara karşı yapılır Allah’a karşı yapılmaz. Evde Kur’an okurken örtünme diye bir gereklilik falan yoktur. Kişi Kur’an okurken örtünecekse bunu Kur’an okuduğu için yapmamalı örtünmesini gerektiren ortam şartlarından dolayı örtünmeli.
     Sonuç olarak Kur’an’ı herkes kendi anadilinde veya bildiği en iyi dilde okuyacak ki Kur’an’ın istediği okuma şeklini tam anlamıyla yapabilsin ve ondan nasibince, çabasınca faydalanabilsin. Yoksa Kur’an okumak bugün sanıldığı gibi harfleri telaffuz edip gözyaşı dökmek falan değildir. 
     Bu konu üzerinde yazınca Atatürk'ü anmadan geçmek elbette ki olmaz çünkü Türkiye Cumhuriyet'le beraber muhtaç olunan bu aydınlanma hareketine Gazi M.Kemal Atatürk'ün İsmail Hakkı İzmirli ve Elmalılı Hamdi Yazır gibi büyük isimlere doğrudan emriyle yaptırdığı eserlerle kavuşmuştur. Değerli okuyucularımız yazıma bu büyük isimleri rahmetle anarak son verirken diğer yazılarımızda buluşmak üzere selam ve dua ile...
                                                                                                                      Mehmet KAZANICI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder